Bana her gün yeni bölüm yazdıran dünya size neler yaptırmaz umudunuzu asla kaybetmeyin 😂. Yakınen takipte olan herkes benimle birlikte şoooklar içerisinde. Evet yine ben yeniden ben hellooo ! Ay içime daral geldi bağıra çağıra bir şeyleri eleştirmekten o yüzden yeni ve tatlış bir konu ile sizlerleyim . Çakralardan gireceğiz biyo-enerjiden çıkacağız bi şenlenip neşelenelim değil mi ? . O zaman laf ebeliği yapmadan başlayalım bakalım yeni yazımıza .
Gezegen: Satürn
İlgili: Böbreküstü bezleri, anüs, rektum
Taş/Kristaller: Siyah turmalin, kan taşı, obsidyen, mavi oniks, rodonit, dumanlı kuvars, garnet
Omurganın en alt noktasında konumlanmıştır. Sonuncu ve en yavaş dönen çakra olan kök çakra, güvende olma ve enerjinin topraklanmasından sorumludur. Güvende olma, iyi olma ve hayatta kalma gibi konularda rol oynar ve hayatta kalmaya yönelik temel içgüdülerimizi düzenler.
Birinci çakra Kundalini’nin bulunduğu sakrum kemiğinin altında yer alır ve başlıca niteliği masumiyettir. Kök çakrası fiziksel bedenin enerji kaynağıdır ve dünya ile olan bağlantımızı simgeler. Temel yaşam fonksiyonlarını sürdürme açısından bu çakra çok önemlidir. Kök çakra bedende bacaklar, ayaklar, kemikler, kalınbağırsak ve sinir sistemini kontrol eder. Aynı zamanda cinsellikle de ilgisi bulunmaktadır.
Kök çakra kırmızı renk yayar. Kök çakranın elementi topraktır. Sağlıksız çalışan bir kök çakra bağırsak, bacak, omurga ve sinir sisteminde çeşitli sorunlara yol açar. Aynı zamanda kişinin zorluklarla mücadele edememesini, kendini güvende hissetmemesini ve dünya ile arasında uyumsuzluklar oluşmasına yol açacaktır.
Renk: Turuncu
Gezegen: Mars
İlgili: Üreme sistemi, yumurtalık, testisler, pelvik bölge, prostat
Taş/Kristaller: Yakut, sitrin, vulfenit, amber, akik
Cinsel enerji ve zihinsel üretkenliği simgeler. Heyecan duyma, isteme, imajinasyon yeteneği, aile koruma ve maddiyat bu çakra ile bağlantılıdır. Elementi su, rengi ise turuncudur. Bedende böbrekler, idrar torbası, dolaşım sistemi, lenfatik sistem, üreme organları, anne sütü 2. çakranın etkisi altındadır. Cinsel sorunların çoğunun nedeni 2. Çakrada ki enerji dengesizlikleridir. Bu çakra yaşamda bir akıcılığın meydana gelmesine yardım eder. Fiziksel boyutta Swadhistan Çakra karaciğer, böbrekler ve karnın alt bölümünü kontrol eder. Çok fazla düşündüğümüz zaman, bu merkezin tüm enerjisi tükenir ve bu çakra tamamen dengeden çıktığında şeker veya kan kanseri gibi hastalıklar ortaya çıkabilir.
2. çakranın düzgün çalışması yaşamsal tıkanıklıkları da çözecektir. Ayrıca sanatsal yetenekler ve zihinsel üretkenlik düzgün çalışan düzgün çalışan sakral çakra ile söz konusu olabilecektir. Bu çakrada enerji blokajları yada dengesizlikleri olduğunda zihinsel üretkenlik kısırlaşacaktır.
Karın bölgesinde göbek ve göğüs kafesi arasındaki alanı kapsayan bu çakranın, diğer tüm çakralardan daha fazla organı etkilediği ve beynin sol tarafıyla bağlantılı olduğu bilinmektedir. Bu çakra kişisel gücün merkezidir. Bu çakrada meydana gelen tıkanıklıkta organlara ait hastalıklar, sinirlilik, diyabet ve bağımlılık ortaya çıkmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).. Yaratıcılık merkezidir de diyebiliriz, değişim ve dönüşümün form bulduğu yerdir. Ruhsal ve fiziksel bedenin birlikte yaratıcı eylemler gerçekleştirmesine teşvik eder. Eterik (ruhani/uhrevi) bilginin alınması ve bizim algı düzeyimize uyarlanmasında 3. göz ile birlikte çalışır; 3. göz eterik enerjiyi 'görür' ve solar pleksus 'hisseder'. Biz bunu içgüdü veya iç ses olarak da adlandırırız. Solar pleksus, Parlak sarı renkte titreşir.Adına güneş sinir ağı çakrası da denir. Üçüncü çakra diğer insanlarla ilişkilerimizi, beğenilerimizi, toplumsal kimliğimizi, irademizi ve amaçlarımıza ulaşmakta kararlılığımızı simgeler. Kendini kontrol etme ve başarı isteği de 3. Çakra ile ilgilidir. Bedende ise karaciğer, sindirim sistemi, pankreası, 12 parmak bağırsağını ve dalağı etkiler. Göz ve görme ile ilgili fonksiyonlarda bu çakranın etkisindedir. Elementi ateştir.
3. çakranın düzenli çalışması insan hayatı için oldukça önemlidir. Düzensiz çalışan bir üçüncü çakra sadece karaciğer, mide, bağırsak sorunlarına yol açmakla kalmaz aynı zamanda amaçlarımıza ulaşmamızda çok büyük engeller çıkartır. Yetersiz çalışan çakra yaşamsal istekleri dışlamak, otoriteye boyun eğmek, mücadelelerden kaçmak, bireyselleşmeyi reddetmek, sosyal yaşamdan kaçmak ve depresyon gibi sorunları da beraberinde getirecektir. Düzgün çalışan 3. Çakra ise uyumluluk, hedefleri iyi belirleme ve bunları takip etme, davranışları kontrol altında tutma, bağımsız hareket edebilme ve başarıya ulaşmayı sağlayacaktır.
Bu çakra direk duygularla ilgilidir. Timüs bezi etkisindedir ve ürettiği hormon mutluluk hormonudur. Timüs, uyarıldığında salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır. Timüs bezi büyümeyi düzenler, bağışıklı sistemi hücreleri olan T hücreleri burada üretilir ve lenf sistemini kontrol eder. Vücutta kalp, sırtın üst kısmı, ciğerlerin alt kısmı, kan ve dolaşım sistemi fonksiyonları bu çakranın etkisindedir. Eğer vücudunuzda bu bölgelerde herhangi bir sağlık sorununuz varsa 4. çakranızda bir enerji blokesi, düzensizliği yada bu çakranın aşırı çalışması söz konusudur. 4. çakranın rengi yeşil ve pembe elementi ise havadır. Ayrıca dokunma duyumuzda bu çakranın etkisindedir.
Kalp çakrası tüm çakraların merkezinde yer almaktadır ve diğer çakraları da önemli ölçüde etkilemektedir. Düzensiz çalışan 4. çakra duygusal sorunlar, bencillik, yalnızlık eğilimi yada sevgiye bağımlılık, soğukluk hatta kalpsizlik dediğimiz merhametsiz ve sevgisiz davranışlar oluşturacaktır. Birçok hastalık sevgisizlik ile başlamakta ve sevgi ile bitmektedir. Sevgi görmeden büyüyen çocuklar iler ki yaşlarda alkol, uyuşturucu bağımlılığından, şiddet eğilimine kadar birçok negatif durum yaşamaktadırlar. Bağımlılıkları olan insanların kalp çakralarında sorunlar bulunmaktadır.
Enerji Alanı (DERGİPARK'DAN ALINTI )
Tüm yaşamın evrensel bir yaşam enerjisi tarafından sürdürüldüğüne dair temel bir varsayım vardır. Kuantum teorisyenleri,
tüm gerçekliğin farklı frekanslarda titreşen enerji alanlarından
oluştuğunu öne sürmüşlerdir (Shields ve ark., 2017). Enerji alanı
metabolik faaliyetler sonucu oluşan ısının ve dokulardaki iyon
hareketlerinden oluşan, dokunarak veya dokunmadan bir kişiden başka bir kişiye aktarılabilen enerji olarak tanımlanmaktadır
(Koşalay, 2014). Disiplinler arasında bir ilgi olgusu olarak bireyin
enerji alanı 20. ve 21. yüzyıllarda artan bir ilgi görmüştür. Hemşirelik disiplini ile ilk kez hemşire teorisyen Martha Rogers tarafından tanıtılan enerji alanı, “canlı ve cansızların temel birimi”
olarak tanımlanmıştır (Shields ve ark., 2017). İnsan organizması,
moleküllerden oluşan bir fiziksel yapıdır. Vücuttaki her molekül
ve her moleküler etkileşim, karakteristik bir enerji spektrumu
yayar. Bu sprektrumlar hareket eden parçacıkların temsili ya da
başka bir deyişle parmak izidir (Movaffaghi & Farsi, 2017; Shields
ve ark., 2017). Bu moleküllerin oluşturduğu etkileşim ve meydana gelen enerji spektrumu bir enerji alanı oluşturur. Bireyin
enerji alanı kavramı, eski zamanlardan beri temel bir felsefe
olmuştur (Shields ve ark., 2017). İnsan enerji alanının görselleştirilmesine ilişkin ilk çalışma, Semyon Kirlian tarafından yapılmıştır. Daha sonralarda, Dr. Korotkov, kirlian tekniğini önemli anlamda geliştirip çok daha ileriye taşıyarak, insan bedeninin
çevresinde olan enerji alanının daha anlaşılır ve uygulanabilir olarak görüntülenebilmesini, “gaz boşalım görselleştirmesi”
adını verdiği yöntemi bularak başarmıştır. Enerji alanının bu
yöntemlerle görülür hale gelmesinin, biyoalan temelli terapilerin kabulünü ve uygulamalarının artışını beraberinde getirdiği
söylenebilir (Koşalay, 2014). Vücuttaki enerji ve varlıklar ile ilgili
bilimsel çalışmaların sayısı sınırlı olmakla birlikte, yapılan çalışmalarda insan beyninin çeşitli frekanslarda elektromanyetik
dalga yaydığı tespit edilmiştir. Vücuttaki protonların, elektronların ve iyonların hareketi veya dönmesi nedeniyle vücut çevresinde elektromanyetik alanlar meydana geldiği belirtilmektedir
(Chhabra ve ark., 2021). İnsan beyninin gözler kapalı iken, hayal
kurarken ve meditasyon yaparken oluşturduğu enerjiye alfa dalgaları denilmiş ve 7–12 Hz frekans arasında değiştiği belirtilmiştir.
İnsanın çevresinde bulunan ve aura olarak adlandırılan enerji,
sinir ağı aracılığıyla elektrostatik enerji bilgi alışverişinin neden
olduğu biyolojik (nöral) ve enerji (meridyen) yollarıyla ilişkili elektriksel darbeler nedeniyle vücudun dışındaki elektromanyetik alanın aktarımıdır. Aura enerji sistemi, gökkuşağındaki renk bandına
benzer yedi renge, yani VIBGYOR’a sahiptir ve her renk yedi çakra
ile ilişkilidir. Aura rengi, bireyin pozitif ve negatif enerjilerine bağlıdır (Priyal & Ramkumar, 2016). Müzik terapi ile bireylerde enerji
alanının gösterildiği bir çalışmada bireylere müzik terapi yapılmış ve terapiden önce kırmızı alanların (olumsuz duyguların)
daha çok olduğu, terapiden sonra ise yeşil alanların (olumlu duyguların) daha çok olduğu belirtilmiştir. Enerji alanı ile ilgili yapılan çalışmada verilen terapilerle bireyin farklı duygu hallerinde
farklı enerji alanı yaydığı görülmektedir (Chhabra ve ark., 2021)
(Şekil 2).
Vücutta bireyin enerji alanını dengeleyen ve vücutta biyolojik
dengeyi sağlayan çakralar bireyin enerji akışını desteklemek amacıyla birbirine bağlı olarak çalışır. Çakralar, genellikle enerjilerin
alınması ve iletilmesi için odak noktası olarak adlandırılan tekerlek benzeri girdaplar olup, enerji alanından yaşam enerjisini tüm
vücuda dağıtan merkezlerdir. Çakranın geniş ağızları olan vücuda
yaklaştıkça daralan uzun ince hunilere benzeyen yapıları olduğu belirtilmektedir (Midilli, 2015; Sağkal ve ark., 2013). Çakranın
hedefi; fiziksel, duygusal, zihinsel enerjilerin senkronize bir şekilde
çalışmasını sağlamak için gerekli enerjiyi emmek ve bu enerjileri
ihtiyaç duyulan bölgelere iletmektir. Her çakra, farklı frekanstaki
bir enerjinin giriş kapısıdır. Bu kapılar insan vücudunda yaşam
enerjisini dolaştırır ve enerji akışını dengeler. Yaşam enerjisi insan
yaşamında beden, akıl ve ruhtan geçen, yaşamın materyali ve
spirituel maddesi olarak kabul edilir. İnsan bu yaşam enerjisini
doğada bulunan hava, güneş, toprak gibi maddelerden almaktadır. Yaşam enerjisi çakra adı verilen kapılar yoluyla vücutta dolaşım sağlar (Midilli, 2015). Omurganın alt ucundan başın üzerine
kadar yedi ana çakranın var olduğu bilinmektedir (Şekil 3). Her
çakra vücudun çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden hormonal sistemdeki bir salgı beziyle ve omurga sistemi ile bağlantılıdır. İnsan
vücudundaki her organın zihinsel ve spirituel seviyede bir eş
değeri olduğu gibi her çakra da insan davranışının ve gelişiminin
özel bir yönüne işaret eder. Çakralarda tıkanıklık ya da kapanma
olduğunda bulundukları bölgeyi etkilemektedirler (Sağkal ve ark.,
2013). Çakra sistemi uyum içindeyse, auranın daha geniş olacağı
ve kişi üzerinde hoş etkileri olacağı belirtilmektedir. Çakralardaki
uyumsuzluklar insan vücudunu düzgün çalışamaz hale getirebilmekte ve bir dizi sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle auranın, fiziksel, zihinsel ve duygusal sistemlerin normal işleyişi için
negatif enerjilerden arındırılması gerektiği düşünülmektedir.
Aura’nın sağlığını ve çakraları dengelemek için düzenli yoga, reiki,
terapötik dokunma, meditasyon, pranik şifa, klasik ses terapisi
ve duygusal özgürleştirme tekniği gibi terapilerin uygulanması
bireyin sağlıklı ruhunu ve kişiliğini geliştireceği belirtilmektedir
(Priyal & Ramkumar, 2016).
Eterik Beden
Eterik beden şekil ve boyut olarak fiziksel
bedene benzer. Bu yüzden bazen "eterik ikiz"
veya "iç fiziksel beden" de denir. Fiziksel
(maddi) bedenin yaşamsal, yaratıcı enerjisini
ve tüm fiziksel duyularını şekillendiren güçler burada bulunur.
Eterik bedenler, her reenkarnasyonla yeniden şekillenir ve fiziksel ölümden sonra üçbeş gün içinde maddi bedenden ayrılır. (Astral, zihinsel ve ruhsal bedenler ölümden sonra da varolurlar ve her reenkarnasyonda, yeni oluşmuş maddi bedenle birleşirler.)
Eterik beden yaşamsal enerj iyi solar pleksüs (güneş sinirağı) chakrası yoluyla güneşten ve kök (alt) chakra yoluyla dünyadan alır.
Bu enerjileri saklayarak, chakralar ve nadi'ler
üzerinden fizikel bedene akan sürekli akımları besler. Bu iki enerji şekli , bedenin hücrelerinde bir yaşam dengesi kurarlar. Organizmanın enerji ihtiyacı karşılanmışsa, eterik
beden, aşırı enerj iyi chakralardan ve deri gözeneklerinden dışarı verir. Gözeneklerden çıkan enerji akımı, 5 cm. kadar uzakta durur ve
usta birinin ilk olarak gördüğü , auranın
parçası olan eterik aurayı oluşturur. Bu ışınlar, fizik bedeni, koruyucu bir tabaka gibi kuşatırlar. Hastalık yapıcı mikropların ve zararlı
maddelerin bedene girmesini engeller ve aynı
anda çevreye sürekli bir yaşam enerjisi yayar.
Bu doğal korunma, kişinin dış etkenler yüzünden hasta olamayacağını gösterir. Hastalığın nedenleri hep içimizdedir. Bedenin doğal
ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayan bir yaşam tarzı (stres, sağlıksız beslenme, aşırı alkol, nikotin ve ilaç kullanımı) ile birlikte, olumsuz düşünceler ve duygular da eterik yaşam gücünü
harcayıp enerji yayılımının kuvvetini ve yoğunluğunu azaltabilir. Böylece zayıf aura şekil leri oluşur. Bedenden çıkan enerji akımları
düz değil eğik görünür ya da birbiri üzerinden düzensizce geçerler. Bu durumda, usta
biri, aurada negatif titreşimler ve hastalık yapıcı mikropların bedene girmesine neden olacak "gedikler" ya da "çatlaklar" görecektir. Aynı zamanda, yaşamsal enerji de, bu hassas
kalkanın yaralarından dışarıya sızabilir. Fiziksel bedenin durumuyla eterik bedenin
enerji yayması arasındaki yakın ilişki yüzünden buna sık sık sağlık aurası olarak başvurulur. Demek ki , hastalık, fizik bedende ortaya çıkmadan önce eterik aurada görülebilir.
Bu düzeyde tanınabilir ve tedavi edebilir. Her
canlının içindeki bu enerji yayılımı, Kirlian
fotoğrafı olarak bilinen bir işlemle fotoğraf
kağıdına aktarılabilir. Bu işlem sayesinde, kesin teşhisler konularak, hastalıklar henüz ortaya çıkmadan tanımlanabilir.
Hem eterik beden, hem de fizik beden, zihinsel bedenden kaynaklanan düşünce dürtülerine kuvvetli tepkiler gösterirler. Böylece,
pozitif düşünmenin sağlığı etkilemedeki başarısı açıklanabilir. Özel bir yöntemle, pozitif
telkinler uygulayarak bedenimizin sağlığını
düzeltebiliriz.
Eterik bedenin diğer bir önemli işlevide,
yüksek enerji bedenleri ile fizik beden arasında aracılık yapmasıdır. Bu yolla, fiziksel
duyularımız aldığımız bilgileri astral ve zihinsel bedenlere iletir ve aynı anda yüksek
bedenlerden fizik bedene enerji ve bilgi aktarır. Eterik beden zayıflamışsa, enerji ve bilgi
iletimi bozulan kişi duygusal ve zihinsel olarak ilgisiz görünebilecektir. Eterik bedeni
uyumlu hale getirmek ve yeniden yüklemek
için gerekli olan çeşitli terapi şekilleri bu kitabın ilerideki bölümlerinde açıklanmıştır.
Bitkilerin özellikle çiçekler ve ağaçların insanın eterik bedeninin çıkardığına çok benzeyen bir enerji yayılımına sahip olmaları çok
ilginçtir. Bu yayılımı auranıza yenilenmiş
enerji sağlamak için kullanabilirsiniz. İlerideki bölümlerde de anlatılacağı gibi, bu enerji,
eter yağlarında da bulunur. Bitki enerjileriyle"
doğrudan ilişki kurabilirsiniz. Bunun için,istediğiniz bir ağaca sırtınızı yaslayarak yere
oturun ya da sarılarak tüm bedeninizi onunla
temas ettirin. Şimdi sadece ağacın enerjisinin ve uyumlulaştırma gücünün bedeninize girmesine izin verin. Kokulu çiçeklerin bulunduğu bir çimenliğe yatarak ve çiçeklerin narin titreşimlerinin bedeninizi sarıp yayılmasını sağlayarak da ihtiyacınız olan enerjiyi alabilirsiniz. Vazodaki kesilmiş çiçekler bile size canlandırıcı ve uyumlulaştırıcı enerjilerinin bir bölümünü memnuniyetle vereceklerdir. Bitkiler sizin sevginize ve minnettarlığınıza karşılık olarak daha fazla enerji yayarlar
çünkü bu , insanlara yardım etmelerinin bir
yoludur.
1.Kök Çakra / Muladhara
Renk: KırmızıGezegen: Satürn
İlgili: Böbreküstü bezleri, anüs, rektum
Taş/Kristaller: Siyah turmalin, kan taşı, obsidyen, mavi oniks, rodonit, dumanlı kuvars, garnet
Omurganın en alt noktasında konumlanmıştır. Sonuncu ve en yavaş dönen çakra olan kök çakra, güvende olma ve enerjinin topraklanmasından sorumludur. Güvende olma, iyi olma ve hayatta kalma gibi konularda rol oynar ve hayatta kalmaya yönelik temel içgüdülerimizi düzenler.
Birinci çakra Kundalini’nin bulunduğu sakrum kemiğinin altında yer alır ve başlıca niteliği masumiyettir. Kök çakrası fiziksel bedenin enerji kaynağıdır ve dünya ile olan bağlantımızı simgeler. Temel yaşam fonksiyonlarını sürdürme açısından bu çakra çok önemlidir. Kök çakra bedende bacaklar, ayaklar, kemikler, kalınbağırsak ve sinir sistemini kontrol eder. Aynı zamanda cinsellikle de ilgisi bulunmaktadır.
Kök çakra kırmızı renk yayar. Kök çakranın elementi topraktır. Sağlıksız çalışan bir kök çakra bağırsak, bacak, omurga ve sinir sisteminde çeşitli sorunlara yol açar. Aynı zamanda kişinin zorluklarla mücadele edememesini, kendini güvende hissetmemesini ve dünya ile arasında uyumsuzluklar oluşmasına yol açacaktır.
Koksiks üzerinde yer alan bu çakranın ana noktası ihtiyaçlardır.
Böbrek üstü bezlerini ve beden sıvılarının kimyasal yapısını kontrol eder. Bu çakranın kapanması halinde konstipasyon, siyatik
sinir ağrısı, hemoroid gibi sorunlar oluşmaktadır (Bhetiwal, 2017;
Marathe ve ark., 2020).
Kök chakra bizi maddi, dünyaya bağlar.
Kozmik enerjileri maddi ve dünyevi düzeylere aktarır dünyasal enerjiyi de sübtil sistemimize iletir.
Burada "Toprak Ananın ruhu" ile bağlantı
kurarız ve onun temel gücünü, sevgisini ve
sabrını görürüz. İnsanoğlunun bu gezegende
yaşaması ve yaşamını devam ettirmesi için
bireysel ve evrensel ihtiyaçları vardır. Bunlar
birinci chakranın etki küresine ( sahasına) aittir.
Onu açmayı başaranlar dünyadaki yaşamı
tüm yönleriyle kabullenecekler, fiziksel varlıklarına "evet" diyecekler ve dünyasal güçlerle uyum içinde yaşamaya ve davranmaya hazır olacaklar.
Kök chakra, dünyasal öğelerle tanımlandığından, rengi kırmızıdır. Gezegenimizin çekirdeğinden fışkıran enerjinin ve canlılığın
kırmızısı. Bize dünyasal kararlılık ve hayatımızı kurabileceğimiz "sağlam temel"ler verir.
Bir varlık kurmak, maddi güven bulmak ve
bir aile kurarak soyunun hayatta kalmasını
sağlamak, cinselliğin fiziksel bir işlev ve çocuk sahibi olmanın bir yolu olarak kullanıldığı birinci chakranın etki sahasına aittir.
Kök chakra diğer yüksek chakraların yaşamsal temelini oluşturur ve yaşam gücünün
kaynağıdır. Burada tükenmez kundalini enerjisiyle içiçeyiz. Sushumna, ida ve pingala, insan bedeninin üç temel enerji kanalı, bu
chakradan başlıyor. Bedendeki kalp gibi kök
chakra da sübtil enerji çevrimlerinin merkezini oluşturuyor. Dahası ortak bilinçdışının
gerçek mekanı da burası. Ortak bilinçdışının
kaydedilmiş bilgisine bu chakrayla girebiliyorsunuz. İç dengeyi sürdürebilmek için kök
chakra yedinci chakrayla her zaman uyum
içinde olmalıdır.
2.Sakral Çakra / Svadhisthana
Renk: Turuncu
Gezegen: Mars
İlgili: Üreme sistemi, yumurtalık, testisler, pelvik bölge, prostat
Taş/Kristaller: Yakut, sitrin, vulfenit, amber, akik
Göbeğin 3–5 cm aşağısında, dalaktan sola doğru uzanmış bir
şekilde bulunmaktadır. Üreme organları, böbrekler, mesane, kan,
sindirim asitleri ve benzeri vücut sıvıları, prostat bezi, pelvis,
overler ve bağırsakları etkiler. Çakranın tıkanıklığı halinde bireyde
cinsiyet problemleri, cinsel kimlik sorunları, özgüven eksikliği,
bedenini sevmeme ve üreme organlarında rahatsızlıklar meydana
gelmektedir (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).
2. çakranın düzgün çalışması yaşamsal tıkanıklıkları da çözecektir. Ayrıca sanatsal yetenekler ve zihinsel üretkenlik düzgün çalışan düzgün çalışan sakral çakra ile söz konusu olabilecektir. Bu çakrada enerji blokajları yada dengesizlikleri olduğunda zihinsel üretkenlik kısırlaşacaktır.
İkinci chakra süzülmemiş, ilkel duyguların, cinsel enerjilerin ve yaratıcılığın merkezidir. Tüm biyolojik yaşamın kaynağı olan su
ile tanımlanır ve astrolojik düzlemdeki duygusal küreye karşılık gelir.
Su, yeni yaşamı döller ve üretir. Kuyruksokumu chakrası yoluyla, doğanın tümünden
geçen enerjileri dölleme ve alma işlemine katılırız. Kendini, işimizde duygu ve yaratıcılık
şeklinde ifade eden yaratma sürecinin bir
parçası oluruz.
Kuyruksokumu chakrası sık sık, yaratıcı
enerji şeklinde varolan, Tanrı'nın "dişi" yönü
Şakti'nin gerçek mekanı olarak düşünülür. Etki sahası içinde yeni yaşam yaratma dürtüsü taşıyan erkek üreme organları ve kadınlarda
da yaratıcı dürtüler alıp üreme hücreleri ürettikleri bölgeler bulunur. Bu bölgelerde büyüyen varlık beslenir, korunur ve gelişimi için
ihtiyacı olan herşey sağlanır.
Öte yandan, su unsuru temizler ve saflaştırır. Yaşamsal akışını engelleyen tıkanıklıkları
çözer ve sürükler. Maddi düzlemde bu, böbreklerin ve mesanenin temizleyici fonksiyonlarıyla kendini gösterir, ruhsal düzeyde ise,
bizim, yaşamı her an yenilenen bir şeymiş gibi görmemize yol açan özgür duygular şeklinde görülür.
Başkalarıyla, özellikle de karşı cinsle ilişkilerimiz ikinci chakranın işlevleriyle önemli
ölçüde etkilenir. Eros'un birçok belirtisi ve
egonun sınırlarından kurtulup cinsel birleşmede daha çok bütünlük yaşama isteği, hep
bu alana aittir.
3.Solar Pleksus / Manipura
Renk: Sarı
Gezegen: Güneş
İlgili: Karın bölgesi, pankreas, dalak, sindirim sistemi
Taş/Kristaller: Sitrin, sülfür, topaz, kalsit, apatit
Gezegen: Güneş
İlgili: Karın bölgesi, pankreas, dalak, sindirim sistemi
Taş/Kristaller: Sitrin, sülfür, topaz, kalsit, apatit
Karın bölgesinde göbek ve göğüs kafesi arasındaki alanı kapsayan bu çakranın, diğer tüm çakralardan daha fazla organı etkilediği ve beynin sol tarafıyla bağlantılı olduğu bilinmektedir. Bu çakra kişisel gücün merkezidir. Bu çakrada meydana gelen tıkanıklıkta organlara ait hastalıklar, sinirlilik, diyabet ve bağımlılık ortaya çıkmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).. Yaratıcılık merkezidir de diyebiliriz, değişim ve dönüşümün form bulduğu yerdir. Ruhsal ve fiziksel bedenin birlikte yaratıcı eylemler gerçekleştirmesine teşvik eder. Eterik (ruhani/uhrevi) bilginin alınması ve bizim algı düzeyimize uyarlanmasında 3. göz ile birlikte çalışır; 3. göz eterik enerjiyi 'görür' ve solar pleksus 'hisseder'. Biz bunu içgüdü veya iç ses olarak da adlandırırız. Solar pleksus, Parlak sarı renkte titreşir.Adına güneş sinir ağı çakrası da denir. Üçüncü çakra diğer insanlarla ilişkilerimizi, beğenilerimizi, toplumsal kimliğimizi, irademizi ve amaçlarımıza ulaşmakta kararlılığımızı simgeler. Kendini kontrol etme ve başarı isteği de 3. Çakra ile ilgilidir. Bedende ise karaciğer, sindirim sistemi, pankreası, 12 parmak bağırsağını ve dalağı etkiler. Göz ve görme ile ilgili fonksiyonlarda bu çakranın etkisindedir. Elementi ateştir.
3. çakranın düzenli çalışması insan hayatı için oldukça önemlidir. Düzensiz çalışan bir üçüncü çakra sadece karaciğer, mide, bağırsak sorunlarına yol açmakla kalmaz aynı zamanda amaçlarımıza ulaşmamızda çok büyük engeller çıkartır. Yetersiz çalışan çakra yaşamsal istekleri dışlamak, otoriteye boyun eğmek, mücadelelerden kaçmak, bireyselleşmeyi reddetmek, sosyal yaşamdan kaçmak ve depresyon gibi sorunları da beraberinde getirecektir. Düzgün çalışan 3. Çakra ise uyumluluk, hedefleri iyi belirleme ve bunları takip etme, davranışları kontrol altında tutma, bağımsız hareket edebilme ve başarıya ulaşmayı sağlayacaktır.
Üçüncü chakra birçok şekilde adlandırılır.
Buna bağlı olarak, yeri hakkrnda çeşit çeşit
düşünceler vardır. Aslında söz konusu olan,
birkaç ikincil chakraya sahip temel bir chakradır, fakat işlevsel olarak birbiriyle çok sıkı
ilişki içinde olduklarından, tek bir chakra
olarak düşünülebilir. Yani üçüncü chakranın
işlevleri oldukça karmaşıktır. İlgili unsuru
ateştir ve ateş ışığı, sıcaklığı , enerj iyi ve aktiviteyi temsil eder, ruhsal düzlemde de saflaşmayı gösterir.
Bir adıyla Güneş Sinirağı Chakrası güneşimizi, güç merkezimizi temsil eder. Burada,
eterik bedenimizi besleyen, oradan da fizik
bedenimizi canlandıran ve yaşatan güneş
enerjini emeriz. Üçüncü chakrada insanlarla
ve maddi dünyayla ilişki içine gireriz. Bedenimizin duygusal enerji yaydığı bölgesi buradadır. Başkalarıyla ilişkilermiz, hoşlandıklarımız ve hoşlanmadıklarımız , ve uzun süreli bir ilişkiye girme yeteneği, hep bu merkez den kontrol edilir.
Sıradan bir insan için, üçüncü chakra kişiliğin temelini temsil eder. Burada toplumsal
kimliğimizi buluruz ve kişisel otoriteye, başarı ve güç isteğiyle ya da toplumsal kalıplara uyum sağlayarak bu kimliği desteklemeye
çalışırız.
Üçüncü chakranın en önemli görevi, bilinçli olarak, yaratıcı enerjisini kontrol ederek ve
kullanarak düşük chakraların arzularını ve
isteklerini saflaştırmaktır. Bunun sonucunda
tüm varlık düzeylerinde mümkün olan en üst
dereceye ulaşılarak, yüksek chakraların ruhsal zenginliği maddi dünyada görülebilir.
Üçüncü chakra, isteklerimizin ve arzularımızın merkezi, duyguların taşıyıcısı olan astral bedene doğrudan bağlıdır. Burada düşük
chakraların yaşamsal arzuları, istekleri ve
duyguları sindirilir, daha doğrusu, yüksek
enerji kalıplarına dönüştürülür ve yüksek
chakraların enerjisiyle bağlantı koparılmadan
varlığımız şekillenir.
Bedensel olarak karşılık geldiği bölge karaciğerdir. Karaciğer, sindirim sistemi ile bağlantı halinde, alınan yiyeceğin yararlı olanını
yararsızından ayırarak ve yararlı olanıda, bedenin uygun bölgelerine geçmeden önce kullanılır maddelere dönüştürerek görevini tamamlar.
Duyguların, isteklerin ve deneyimlerin kabullenilip bütünleştirilmesi, üçüncü chakranın rahatlayıp açılmasına yardımcı olur. Bu
şekilde içimizdeki ışık artırılıp yaşamdaki
durumumuz aydınlatılır.
Genel ruh halimiz, önemli ölçüde, içimizde
parlaması na izin verdiğimiz ışığın miktarına
bağlıdır. Üçüncü chakra açıldığında, kendimizi, aydınlanmış ve neşe dolu his sederiz. Engellendiğinde ya da bozulduğunda ise kasvetli ve dengesiz hissederiz. Aynı anda, içimizdeki duyguları dünyaya yan sıttığımız
için, yaşam bize parlak ya da karanlık gelir. Görüşümüzün açıklığını ve gördüğümüzün niteliğini belirleyen, içimizdeki bu ışık
miktarıdır.
Bu chakra, iç bütünlüğü arttırarak, yavaş
yavaş entellektüel anlayışın sarı ışığını bilgelik ve bolluğun altın rengine dönüştürür.
Solar pleksus chakra yoluyla öteki insanların titreşimlerini algılayıp ona göre tepki gösteririz. Kötü titreşimlerle karşılaştığımızda
üçüncü chakranın anı daralması, bizi muhtemel tehlike konusunda uyarır. İçimizdeki
ışık, bedenimizi bir kalkan gibi saracak kadar
güçlü olduğunda , bu geçici korunma mekanizması, gereksiz hale gelir.
4.Kalp Çakrası / Anahata
Renk: Yeşil
Gezegen: Venüs
İlgili: Kalp, göğüs boşluğu, timus, göğüs kafesi, akciğerler
Taş/Kristaller: Aventurin, rodokrozit, peridot, gül kuvars, malasit, kunzit, zümrüt, morganit, dioptaz, pembe turmalin, yeşil turmalin
Göğüslerin ortasında yer alan çakradır. Merhametin, sevginin, insanlığın ve ilişkilerin merkezidir. Bağışıklık sistemi, solunum sistemi, dolaşım sistemi bu çakranın kontrolü altındadır. Bu çakrada ki tıkanıklıklar akciğer kanseri, fibrokistler, kalp ve bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara neden olmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).. Kalp çakrası spiritüel ve fiziksel doğayı sevgi, şefkat ve harmoniyle sentezler. Hem bireyin kendisine hem de çevresine duyduğu koşulsuz sevginin merkezidir. Kutsal sevginin merkezi ya da yaratıldığı/ifade edildiği çakra olarak tanımlanır. Yeşil renkte titreşmektedir.
Gezegen: Venüs
İlgili: Kalp, göğüs boşluğu, timus, göğüs kafesi, akciğerler
Taş/Kristaller: Aventurin, rodokrozit, peridot, gül kuvars, malasit, kunzit, zümrüt, morganit, dioptaz, pembe turmalin, yeşil turmalin
Göğüslerin ortasında yer alan çakradır. Merhametin, sevginin, insanlığın ve ilişkilerin merkezidir. Bağışıklık sistemi, solunum sistemi, dolaşım sistemi bu çakranın kontrolü altındadır. Bu çakrada ki tıkanıklıklar akciğer kanseri, fibrokistler, kalp ve bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara neden olmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).. Kalp çakrası spiritüel ve fiziksel doğayı sevgi, şefkat ve harmoniyle sentezler. Hem bireyin kendisine hem de çevresine duyduğu koşulsuz sevginin merkezidir. Kutsal sevginin merkezi ya da yaratıldığı/ifade edildiği çakra olarak tanımlanır. Yeşil renkte titreşmektedir.
Kalp çakrası tüm çakraların merkezinde yer almaktadır ve diğer çakraları da önemli ölçüde etkilemektedir. Düzensiz çalışan 4. çakra duygusal sorunlar, bencillik, yalnızlık eğilimi yada sevgiye bağımlılık, soğukluk hatta kalpsizlik dediğimiz merhametsiz ve sevgisiz davranışlar oluşturacaktır. Birçok hastalık sevgisizlik ile başlamakta ve sevgi ile bitmektedir. Sevgi görmeden büyüyen çocuklar iler ki yaşlarda alkol, uyuşturucu bağımlılığından, şiddet eğilimine kadar birçok negatif durum yaşamaktadırlar. Bağımlılıkları olan insanların kalp çakralarında sorunlar bulunmaktadır.
Kalp chakrası tüm sisteminin merke zidir. Üç düşük fiziksel ve merkezle üç yüksek zihinsel ve ruhsal merkezleri birleştirir. Sembolü olan altıgen, bu üç düşük ve üç yüksek chakranın nasıl karşılıklı
olarak birbiriyle içiçe geçtiklerini canlandırır.
Dördüncü chakranın unsuru hava , duyusu dokunma Bu, kalbin esnekliğini, ilişki
kurma yeteneğini ve aynı anda hem dokunma
hem de dokunulma özelliklerine sahip olduğunu gösterir. Burada ayrıca başkalarından
hoşlanma yeteneğini ve kozmik titreşimlere
katılımı buluruz. Yine aynı enerji merkeziyle
doğadaki güzelliği ve müzik, görsel sanatlar
ve şiirdeki uyumu algılarız. Dördüncü chakrada hayaller, sözcükler ve sesler, duygulara
dönüştürülür.
Kalp chakrasının amacı sevgi yoluyla tam
birleşmeye ulaşmaktır. Bazen üzüntü acı, ayrılık korkusu ya da sevgiyi yitirme korkusu
şeklinde görünseler bile, derin bir ilişkiyi
uyumu ve sevgiyi kalp chakrası yoluyla ifade
ederiz. Saf ve tamamen açık olduğu zaman,
dördüncü chakra, sadece kendisi için var olan ve kazanılıp kaybedilemeyen bu gerçek,
mutlak sevginin merkezini oluştu rur. Bu sevgi, yüksek chakralarla bağlandığında, Bhakti'ye yani tüm Yaratılış'taki İlahi varlığın farkına varmanızı sağlayan ve evrendeki herşeyin kalbiyle birleştiren İlahi Sevgi'ye dönüşür. Bu hedefe ulaşma yolunda kalbimiz kendi kişiliğimizi sevmeyi, anlamayı ve kabullenmeyi öğrenmeli ve ilk şart olarak, başkalarına ve genelde hayata "evet" diyebilmeli.
Bir kez , tüm deneyimlerimizi, isteklerimizi
ve duygularımızı derin bir anlamda kabul
edip amaçlarını anladıktan sonra, dördüncü
chakrada yaşamı sevgiyle kabulleneceğiz,
çünkü yaşamın tüm duyguları ve ifadeleri
sevgi ve birlik arayı şından doğuyor ve aslında onlarda sevginin bir ifadesi.
Olumlu ve sevgi dolu bir kabulleniş, bilinçli bir "evet" deyiş , olumsuz ifade şekillerinin
ve duyguların karşı koyamayacağı titreşimler
doğuruyor. Yoğun keder, öfke ya da umutsuzluk duygularının, sevgiyle, yansız ve bölünmemi ş bir ilgiyle nötralize edilebildikerini
belki, siz de farketmişsinizdir. Henüz farketmediyseniz, zaman zaman bunu uygulayın.
Acı ya da hastalık çekiyorsanız, zarar görmüş organa ya da vücut bölgesine sevgi dolu
ilginizi vererek sağlığına tekrar kavuşmasını
önemli ölçüde hızlandırabilirsiniz. Demek ki,
kalp chakranızda kendiniz kadar başkaları
için de büyük bir dönüştürme ve yerleştirme
potansiyeli taşıyoruz. Kişiliğinizin tüm yönlerini sevmeyi ve tamamen kabullenmeyi öğrenirsek değişebilir ya da iyileşebiliriz. Aynı
sevgi, başkalarına karşı tam bir sevgi için,
şefkat ve anlayış için de bir ön şartttır. Kalp chakrasının enerjisi çok güçlü akar ve
açık bir kalp chakrası, başkaları üzerinde,
kendiliğinden iyileştirme ve dönüştürme etkisi yaratabilir. Fakat bilinçli ve kasıtlı iyileştirme durumlarında iç göz chakrası da rol almalıdır.
Kalp chakrası, yeşil, pembe ve bazen de altın renginde ışımalar yapar. Ye şil, tedavi,
sempati ve uyumun rengidir. Eğer aydınlanmış bir kimse (aurayı "görme" yeteneğine sahip biri) bir kişinin kalp chakrasında açık yeşil bir renk algılıyorsa, bu, gelişmiş bir şifa
verme yeteneğini gösterir;· eğer aura pembe
ile karı şık altın rengi ise, ki şi, İlahi olanın saf
ve cömert sevgisinde vaşıyor demektir.
Kalp chakrası genellikle en derin ve en
canlı sevgilerin zemini olarak görülür. Bu
enerji merkezi yoluyla ruhumuzun evrensel
parçasıyla, içimizdeki İlahi varlığın parıltısıyla ilişki kurabiliriz. Kalp chakrası, ayrıca
Üçüncü Göz ya da alın chakrasının açılması
için, algıların arıtılmasında önemli bir rol oynar, çünkü Yaratılışın daha gizemli yönleriyle
ilişki kurmak, kalbini adamaktan geçer. Yani,
alın chakrasının yüksek yetenekleri, kalp
chakrasıyla elbirliği içinde gelişir.
Bunun için, Doğu'daki ve Batı'daki çoğu
spiritüel disiplinler ya da okullar, özellikle
kalp chakrasının açılması üzerinde yoğunlaşırlar .
5.Boğaz Çakrası / Vishuddha
Renk: Mavi
Gezegen: Merkür
İlgili: Boğaz, tiroid, ses, boyun, paratiroid
Taş/Kristaller: Mavi agat, turkuaz, amazonit, akuamarin, krizokol
Boğazda bulunur. İrade veya karar verme merkezidir diyebiliriz. Spiritüel iradenin, fiziksel tercihlerle harmanlandığı kaynaktır. Boğaz çakrası kendini ifade etme, iletişim, büyü gibi konularda etkin rol oynar. İfade, iletişim ve isteklerin enerji merkezidir. Metabolizmayı kontrol eden tiroit bezi burada yer almaktadır. Ağız, dişler ve paratiroid bezlerinin kontrolü de bu çakra tarafından yapılmaktadır. Çakrada tıkanıklık olduğunda tiroid sorunları, kulak enfeksiyonları, üst solunum yolu rahatsızlıkları meydana gelmektedir (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).
Gezegen: Merkür
İlgili: Boğaz, tiroid, ses, boyun, paratiroid
Taş/Kristaller: Mavi agat, turkuaz, amazonit, akuamarin, krizokol
Boğazda bulunur. İrade veya karar verme merkezidir diyebiliriz. Spiritüel iradenin, fiziksel tercihlerle harmanlandığı kaynaktır. Boğaz çakrası kendini ifade etme, iletişim, büyü gibi konularda etkin rol oynar. İfade, iletişim ve isteklerin enerji merkezidir. Metabolizmayı kontrol eden tiroit bezi burada yer almaktadır. Ağız, dişler ve paratiroid bezlerinin kontrolü de bu çakra tarafından yapılmaktadır. Çakrada tıkanıklık olduğunda tiroid sorunları, kulak enfeksiyonları, üst solunum yolu rahatsızlıkları meydana gelmektedir (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).
Konuşma yeteneğimizi, ses tellerimizi, dürüstlüğü, düşüncelerimizi ve duygularımızı doğru ve açık olarak anlatma yeteneğimizi bu şakra simgeler. İnsan vücudunda boyun, boğaz, çene, ses telleri, bronşlar, ciğerlerin üst kısmı ve kollar bu çakranın etkisindedir. Tiroit bezi de bu çakra ile ilgilidir. Tiroit bezinin vücudun gelişiminde oynadığı önemli rol ve yiyeceklerin enerjiye dönüşüm hızını düzenlemekteki işlevi göz önüne alınırsa 5. çakrada ki bir enerji dengesizliğinin ne gibi sonuçlar oluşturacağı daha iyi anlaşılabilir. Eğer bu bölgelerde ya da konularda bir sağlık sorunu yaşıyorsanız 5. çakranızda bir enerji blokajı, dengesizliği ya da aşırı çalışması gibi bir sorun var demektir. Beşinci çakranın yaydığı renk açık mavidir. Aynı zamanda işitme duyusu da bu şakra ile ilgilidir.
Duygularımız, düşüncelerimizi, isteklerimizi kısacası kendimizi doğru ve cesur bir şekilde ifade etmemiz düzgün çalışan bir 5. çakra ile mümkün olacaktır. Eğer 5. çakrada herhangi bir enerji dengesizliği varsa kişinin ifade etme yeteneği gelişmemiştir, kekeleme olabilir, yalan söyleme alışkanlığı gelişebilir, konuşma esnasında ses zorlukla çıkabilir veya utangaçlık gelişebilir.
Duygularımız, düşüncelerimizi, isteklerimizi kısacası kendimizi doğru ve cesur bir şekilde ifade etmemiz düzgün çalışan bir 5. çakra ile mümkün olacaktır. Eğer 5. çakrada herhangi bir enerji dengesizliği varsa kişinin ifade etme yeteneği gelişmemiştir, kekeleme olabilir, yalan söyleme alışkanlığı gelişebilir, konuşma esnasında ses zorlukla çıkabilir veya utangaçlık gelişebilir.
Boğaz chakrası insanın ifade, iletişim ve
esin yeteneğinin merkezidir. Boyunda bulunan ve arkaya doğru açılan daha küçük bir
yan chakrayla bağlantılıdır. Çoğunlukla bu i ki
enerji merke zi tekmiş gibi görülür. Boyun
chakrasının fon ksiyonu boğaz chakrasıyla
çok sık ilişki içinde olduğundan beş inci chakranın anlatılmasında bu ikisini birleştirdik.
Beş inci chakra ayrıca düşük chakralarla taç
merkez arasında ö nemli bir bağlantı kurar.
Düşüncelerimizle duygularımız, dürtülerimizle tepkilerimiz arasında bir köp rü işlevi
görür. Aynı zamanda, tüm chakralarla dış
dünya arasında iletişim sağlar. Boğaz chakrası yoluyla içimizdeki canlı olan herşeyi ifade ederiz: gülmemiz ve ağlamamı z, sevgi ve
mutluluk duygularınız, endişe ve saldırganlığımız, niyetlerimiz ve arzularımız, düşüncelerimiz, b ilgilerimiz ve iç dünyamızı algılamamız ...
Boğaz chakrasının ilgili unsuru esirdir. Yoga öğretilerinde , düşük chakralar, yani toprak, su, ateş ve havayı oluşturan temel öğe
olarak görülür. Esir, ayrıca sesin de ileticisidir, genel olarak konuşulan sözün ve Yaratıcı
"kelam"ın. Özetlemek gerekirse, tüm oluş düzeylerindeki bilginin iletici ve aracı öğesidir.
İç yaşamımızı iletmemiz , öncelikle konuşulan sözle olur. Müzik, görsel ve sahne sanatları , dans gibi yaratıcı ifade şekilleri sonra
gelir. Boğaz chakrasında, sakral chakranın
yaratıcılığı diğer chakraların enerj ileriyle birleşir ve esir bu e nerj ileri dış dünyaya iletilecek şekle dönüştürür.
Fakat, yalnızca içimizde bulunan ifade
edebileceğimizden, beşinci chakranın görevlerinden biri de, belli bir iç genişlik sağlaması , düşünce ve eylemlerimizi yansıtmaya yardımcı olmasıdır. Boğaz chakrasını ne kadar
çok geliştirirsek, zihinsel bedenimizin o kadar bilincinde oluruz ve öteki enerji bedenleri arasındaki ayrımın farkına varabiliriz. Sonuç olarak, artık düşüncelerimiz, duyguların
ve fiziksel duyuların egemenliği altında olmayıp objektif bakış açısına sahip olur.
Esir ayrıca, zamanın başlangıcından beri
kaydedilmiş olayların, eylemlerin, duyguların
ve düşüncelerin astral ışığı olan Akaşa kavramıyla da açıklanır. Eğer sınırsız uzay ve sonsuz gökyüzü gibi açılırsak, bilginin ve içgörünün en derin düzeyiyle ödüllendiliriz. Esirin açık mavi, rengi boğaz chakrasının da rengidir. Böylesi derin bir bilgiye ulaşmanın en
iyi yolu sakin olmak ve iç ve dış uzayımızı
dinlemektir. İşitme duyusu beşinci chakraya
aittir. Burada kulaklarımızı açıp Yaratılış'ın
açık ve gizli seslerini dinleriz. Yine burada
kendi sesimizi algılar, iç ruhumuzla ilişki kurup onun esinine sahip oluruz. Ayrıca, kişisel yol göstericiliğimize sarsılmaz bir güven
duygusu geliştiririz. Yaşamdaki gerçek görevimizin, Dharma'mızın bilincine varırız. İç
dünyamızın ve var oluşumuzun sübtil (gizemli) düzeylerin, maddi dünya kadar gerçek
olduğunu anlarız; gizemli sahalardan ve gerçekliğin yüksek boyutlarından bilgiyi alabilir
ve yayabiliriz. Bu İlahi esin; kendimizi ifade
etmemizin temeli olur.
Beşinci chakra yoluyla, tüm oluş düzeylerindeki mükemmelliğin bireysel ifadesini buluruz.
İki kaşın arasında alnın orta noktasında konumlanmıştır. Yüksek benliğe erişim kapısı olarak görülür, vizyon/öngörü dediğimiz eterik bilgileri 'gören' merkezdir. Nasıl ki solar pleksus ruhsal bir şekilde 'hissediyorsa', üçüncü göz de ruhsal bir şekilde 'görür'. İndigo/çivit mavisi renginde titreşir. Alın üzerinde olup soyut olan durumları anlayabilme, bilgi üretebilme ve bilgiyi işleyebilme yeteneği vermektedir. Hipofiz bezinin yer aldığı bu bölge ruhsal güçlerin ve yüksek sezginin merkezidir. Çakrada tıkanıklık meydana geldiğinde unutkanlık, güç gösterileriyle başkalarını etkileme gibi davranışlar, algı bozuklukları, baş ağrıları ortaya çıkmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).
Sezgi gücü, altıncı his gibi duyu dışı algılamalarımızı etkileyen bu çakradır. Vücutta ise duyu organlarını kontrol eder ve beyinle direk bağlantılıdır. Bu çakranın kontrol ettiği içsalgı bezi hipofizdir. Hipofiz temel salgı bezidir çünkü endokrin sistemindeki diğer salgı bezlerinin çalışmalarını kontrol eder. Diğer bezlerin uyumlu çalışması için hipofizde bir sorun olmaması gerekir. Yorgunluk, sinirsel hastalıklar, migren ve sinirsel iltihaplar 6. çakrada oluşmuş enerji düzensizliklerinden kaynaklanır. Bu çakranın enerjisinin bloke olması, düzensiz çalışması yada aşırı olması kişide sadece akıl ve mantıkla yaşama durumunu meydana getirir. Sezgiler ve iç görüler kaybolur. Yaşam sadece maddi istekler çerçevesinde döner, ruhsal gelişme reddedilir. Zihinsel olarak da belli bir konuya ya da düşünceye saplanıp kalma ve esnek olamama gibi durumlar ortaya çıkar. Düzenli çalışan 6. çakra sezgi gücünü arttırır, içten gelen sesler mesajlar haline gelir ve düşünceler gerçekleşmeye başlar.
Başın üst kısmında bulunan, spiritual ilişkilerin merkezi olan bu çakra, iskelet yapısını ve sinir sistemini dengede tutmakla birlikte seratonin ve melatonin hormonları üzerine etki etmektedir. Bu bölgede gelişen tıkanıklık uykusuzluk ve depresyon gibi sorunlara yol açmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020). Vücuttaki fiziksel konumunu belirlemek zor olsa da herkes insan vücudundaki enerjinin ve bu enerjinin meydana getirdiği enerji alanının var olduğuna inanır. Çakra kavramı ise bireyin meydana getirdiği enerji alanı ile doğrudan ilişkilidir. Çünkü enerji ağının zihnimizi, bedenimizi ve duygularımızı birbirine bağlaması çakralar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Çakralar, hayatımızı yöneten birbirine bağlı yedi enerji merkezi gibidir. Alttaki üç çakra, hayatta. Bu çakra, insanın kozmik bilinçle olan bağlantısıdır. Ayrıca kişinin kendi süper-bilinci ve 'kutsal öz'üyle bilinçli iletişim kurmasına yardımcı olur. Taç çakra için anlama / idrak etme / bilme merkezidir diyebiliriz. En hızlı dönen enerji merkezi olan taç çakra en parlak menekşe veya beyaz renkte titreşir. kalmamız ve yaşamın fiziksel, duygusal ve entelektüel yönleri üzerinde hareket ederken, yüksek çakralar zekâmız ve sezgi gücümüz üzerinde hareket eder. Her çakra benzersizdir ve çeşitli fiziksel ve duygusal işlevlerden sorumludur. Çakralardan biri bloke olduğunda, diğer çakralar bunu telafi etmeye başlar ve bunlar ya aşırı aktif ya da az aktif hale gelir. Bloke çakraların bazı genel belirtileri, konsantrasyon güçlüğü, uyku sorunları, çaresizlik hissi, kendini ifade edememe, motivasyon eksikliği ve hedeflere ulaşamamadır. Bu nedenle, bireyler tüm çakralarını dengeli ve kök çakradan başlayarak, her seferinde bir çakra olmak üzere tepeye kadar çakraları çalıştırmalıdır (Marathe ve ark., 2020).
Bu çakranın noktası bebeklerde bulunan ve sonradan kapanan bıngıldak dediğimiz bölümdedir. Tepe çakrası yüksek bilincimizle bağlantılıdır. Evrensel enerjiyi aldığımız yer taç çakradır ve bu çakra tamamen açıldığında diğer çakradaki tüm tıkanıklılar da çözülür. Sahip olduğumuz dinsel inançların gücü ve Yaradan’a teslimiyet bu çakra ile ilgilidir. Tepe çakra vücutta epifiz bezini etkiler. Epifiz bezinin tam olarak işlevleri bilim adamlarınca kesin olarak açıklanamamıştır ancak vücudun doğal dengesinin korunması konusunda çok önemli olduğu bilinmektedir. Düzgün çalışmayan 7. çakra korkular, kaygılar ve bütünlükten kopma duygusu verecektir. Yaşamda amaçsız olma ve kendini gerçekleştirememe de tepe karasıyla ilintilidir. Uyumlu çalışan tepe çakrası ise evrenle olan uyum sağlanır, kişi kendi içinde bütünlüğe ulaşır, ruhsal aydınlanma yaşanır.
6.Üçüncü Göz / Ajna
Renk: İndigo
Gezegen: Ay
İlgili: Üçüncü göz, hipofiz bezi, beynin üst merkezleri
Taş/Kristaller: Sodalit, florit, azurit, sugulit, lapis, ametist, safir
Gezegen: Ay
İlgili: Üçüncü göz, hipofiz bezi, beynin üst merkezleri
Taş/Kristaller: Sodalit, florit, azurit, sugulit, lapis, ametist, safir
İki kaşın arasında alnın orta noktasında konumlanmıştır. Yüksek benliğe erişim kapısı olarak görülür, vizyon/öngörü dediğimiz eterik bilgileri 'gören' merkezdir. Nasıl ki solar pleksus ruhsal bir şekilde 'hissediyorsa', üçüncü göz de ruhsal bir şekilde 'görür'. İndigo/çivit mavisi renginde titreşir. Alın üzerinde olup soyut olan durumları anlayabilme, bilgi üretebilme ve bilgiyi işleyebilme yeteneği vermektedir. Hipofiz bezinin yer aldığı bu bölge ruhsal güçlerin ve yüksek sezginin merkezidir. Çakrada tıkanıklık meydana geldiğinde unutkanlık, güç gösterileriyle başkalarını etkileme gibi davranışlar, algı bozuklukları, baş ağrıları ortaya çıkmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020).
Oluşun bilinçli algılanışı altıncı chakra yoluyla meydana gelir. Yüksek zihinsel güçlerimizin, entellektüel kapasitemizin, hafızamınız ve irademizin merkezidir. Fizik düzlemde, merkezi sinir sisteminin yönetim merkezidir.
Gerçek rengi berrak bir çivit mavisidir
(lacivert) fakat sarı ve menekşe de bulunabilir. Bu renkler çeşitli bilinç düzeylerinde
farklı fonksiyonlara sahiptirler. Akılcı ya da
entellektüel düşünce sarı ışıma yaratırken,
berrak bir koyu mavi, sezgiyi ve holistik düşünceyi temsil eder. Duyu üstü algılama menekşe tonu renklerle gösterilir.
Yaşamımızdaki her bilinçlenme , öncelikle
bilinçaltı duygusal kalıplarla ya da gerçeklik
bilgisiyle beslenen düşünce ve hayallerle
baş lar. Nasıl tamamlanmış bitkinin ihtiyacı
olan bilgi tohumda bulunursa, Yaratılışta beliren tüm bilgiler de saf "Oluş"ta bulunur. Kuantum fiziğinde bu alana "standardize alan"
ya da "maddenin en düşük hareket alanı" denir.
Oluş kendi varlığının bilincine vardığında, yaratıcı gelişim başlar. Özne ve nesne arasında başlangıçta oluşan ilişki ikiciliğe yol açar.
Oluş, şekilsizliğinde , ilk titreşim kalıbını
meydana getirir.
Bu ilk temel titreşim açısından bakıldığında farkındalığın gelişimi yolundaki her adım
yeni ve farklı bir titreşim kalıbı yaratır. Böylece saf eterik oluştan maddenin en yoğun
haline kadar yaratılışın düzeyleri insan yaşamında belirir ve çeşitli titreşim düzeyleriyle
birlikte chakralarla temsil edilirler. Bu gelişim, içimizde ve üzerimizde meydana gelir.
Üçüncü göz, bilince ulaşmanın mekanı olduğundan, burada maddeyi belirleyip, ayrıştırabilirsiniz. Fiziksel düzeyde yeni gerçeklikler yaratabilir,eskileri çözebilirsiniz.
Kural olarak, bu süreç bizim yönümüzden
otomatikman ve bilinçsizce gelişir. Yaşamımızdaki kararlı düşüncelerin çoğu çözümlenmemiş duygusal kalıplarla kontrol edilir ve
kendimizin ve diğerlerinin fikirlerine ve önyargılarına göre programlanır. O halde, zihninimiz çoğu kez, duygu yüklü düşüncelerimizin efendisi değil uşağıdır. Bu düşünceler yaşamımızda da ortaya çıkar çünkü dışarıdan
algıladığımız ve yaşadıklarımız aslında öznel
gerçekliğimizin belirtileridir.
Bilincimizi geliştirerek ve üçüncü gözü
açarak, bu süreci daha iyi denetleyebiliriz ve
hayal gücümüz de isteklere ulaşmak için gerekli enerjiyi yaratabilir. Açık bir kalp chakrasıyla işbirliği içinde, yakın ve uzak mesafelere şifa dağıtan enerjiler gönderebilirsiniz.
Aynı zamanda fiziksel gerçekliğin ötesindeki tüm yaratılış düzeylerine ulaşabiliriz.
Bunun bilgisi bize, sezgi , altıncı his ya da aşırı duyarlı işitme , hissetme şeklinde ulaşır.
Önceden belirsizce şüphe ettiğimiz şeyler
şimdi daha açık bir şekilde algılanır.
7.Taç Çakra / Sahasrara
Renk: Menekşe/Beyaz
Gezegen: Jüpiter
İlgili: Epifiz bezi, beynin en üst merkezleri, başın tepe noktası
Taş/Kristaller: Kristal kuvars, heliodor, selenit, altın topaz, elmas
İlgili: Epifiz bezi, beynin en üst merkezleri, başın tepe noktası
Taş/Kristaller: Kristal kuvars, heliodor, selenit, altın topaz, elmas
Başın üst kısmında bulunan, spiritual ilişkilerin merkezi olan bu çakra, iskelet yapısını ve sinir sistemini dengede tutmakla birlikte seratonin ve melatonin hormonları üzerine etki etmektedir. Bu bölgede gelişen tıkanıklık uykusuzluk ve depresyon gibi sorunlara yol açmaktadır (Bhetiwal, 2017; Marathe ve ark., 2020). Vücuttaki fiziksel konumunu belirlemek zor olsa da herkes insan vücudundaki enerjinin ve bu enerjinin meydana getirdiği enerji alanının var olduğuna inanır. Çakra kavramı ise bireyin meydana getirdiği enerji alanı ile doğrudan ilişkilidir. Çünkü enerji ağının zihnimizi, bedenimizi ve duygularımızı birbirine bağlaması çakralar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Çakralar, hayatımızı yöneten birbirine bağlı yedi enerji merkezi gibidir. Alttaki üç çakra, hayatta. Bu çakra, insanın kozmik bilinçle olan bağlantısıdır. Ayrıca kişinin kendi süper-bilinci ve 'kutsal öz'üyle bilinçli iletişim kurmasına yardımcı olur. Taç çakra için anlama / idrak etme / bilme merkezidir diyebiliriz. En hızlı dönen enerji merkezi olan taç çakra en parlak menekşe veya beyaz renkte titreşir. kalmamız ve yaşamın fiziksel, duygusal ve entelektüel yönleri üzerinde hareket ederken, yüksek çakralar zekâmız ve sezgi gücümüz üzerinde hareket eder. Her çakra benzersizdir ve çeşitli fiziksel ve duygusal işlevlerden sorumludur. Çakralardan biri bloke olduğunda, diğer çakralar bunu telafi etmeye başlar ve bunlar ya aşırı aktif ya da az aktif hale gelir. Bloke çakraların bazı genel belirtileri, konsantrasyon güçlüğü, uyku sorunları, çaresizlik hissi, kendini ifade edememe, motivasyon eksikliği ve hedeflere ulaşamamadır. Bu nedenle, bireyler tüm çakralarını dengeli ve kök çakradan başlayarak, her seferinde bir çakra olmak üzere tepeye kadar çakraları çalıştırmalıdır (Marathe ve ark., 2020).
Taç chakrası en yüksek insan mükemmelliğinin kaynağıdır ve genellikle kafanın üstünde durur halde temsil edilir. Gökkuşağının tüm renkleriyle parlar fakat baskın renk mordur. Bu chakranın dış çiçekleri 960 yapraktan
oluşur. İçinde bulunan ikinci bir çiçek beyaz
ışıkla parlayan 12 taç yapraktan oluşur.
Nasıl spektrumun tüm renkleri renksiz
ışıkta birleşiyorsa, en yüksek chakra da düşük merkez lerin tüm enerjisini içinde barındırır. Öteki chakra enerjilerinin hepsinin kaynağı ve başlama noktasıdır. Tüm oluşmamış
şekillerin ve nitel iklerin bulunduğu oluş düzeyiyle burada birleşir.
Burada kendimizi evimizde hissederiz. Hayat yolculuğuna buradan başladık ve gelişimimizin sonunda buraya döneceğiz. Hepimizin parçası olan temel İlahi ilkeyle birliği burada yaşarız. Kişisel enerji alanımız evrenle
bir olur.
Önce zihinsel, sonra sezgisel olarak kavradığımız her şey şimdi tam anlayış noktasına
ulaşıyor. Bize yedinci chakrayla verilen farkındalık, üçüncü göz chakrasıyla verilen bilginin çok ötesinde, çünkü artık algıladığımız
nesneden ayrı değiliz. Çeşitli Yaratılış ifadelerini, parçası olduğumuz ilahi bir bilinç oyunu olarak yaşıyoruz.
Yedinci chakranın açılım yolu mor renkle
belirtilir. Mor, meditasyon ve kendini adamanın rengidir. Altı düşük enerji merkezini bilinçli etkileme olanağı bulunmasına rağmen
yedinci chakra durumunda yapabileceğimiz tek şey, kendimizi açarak oluşun üzerimizden geçmesine, bizi aşmasına izin vermek.
Yedinci chakra açıldığında diğer altısında
kalan tüm tıkanıklıklar çözülür ve enerj ileri
mümkün olan en yüksek frekanslarda titreşmeye başlar. Her chakra, kendi düzeyinde,
İlahi oluşun bir aynasıdır ve kendini, mümkün olan en yüksek potansiyelle ifade eder.
Taç chakrası tamamen uyanır uyanmaz,
kozmik enerjileri emme görevi sona erer ve
enerjiyi kendi şekliyle yayar. Çıkan bir lotus
çiçeği başın üstünde saf ışıktan bir taç oluşturur.
Yorumlar
Yorum Gönder