20-23 Eylül Madron Günü - Pagan /Paganizim Ve Yıl Çarkı üzerine

 Bugün ele almayı seçtiğim konu yavaş yavaş yazın sonlarına gelmişken antik kelt paganlarının bağrından kopup gelen Neo-Paganizim ve Wicca'nın modern dokunuşlarıyla tatlandırılmış olan Yıl Çarkını ve bu konuyla ilişik bir çok kavramı sıkça kitap ve yabancı kaynak alıntılarla birlikte inceleyeceğiz . 


Yıl Çarkı Nedir Ve Kökenleri 

Öncelikle Yıl Çarkı dediğimiz taslak 4 ana mevsim ve 4 çeyrek barındıran Paganizmin Güneş bazlı "Sabbat" adı verilen dinsel bayramıdır . Etimolojik olarak Sabbat kavramını incelersek karşımıza şöyle bir açıklama çıkacaktır " Her yıl iblisler , cadılar ve büyücüler tarafından , Şeytanın önderliğinde alemlerinin kutlandığı gece toplantısı ( ayinleri de denebilir ) " . Dinin dile etkisinden dolayı bunun cadı( daha doğrusu kadın )  karşıtı  eski Hristiyan kaleminden çıka geldiğini söylemek çok da yanlış sayılmaz .Sabbat ve Yıl Çarkına eş zamanlı olarak  Neo-Pagan , Wicca ve Antik Kelt Paganizmi perspektifinden bakacak olursak bu kelime şu anlama gelmektedir " Yıl çarkı güneşe göre belirlenen dört festivali (Kış Gündönümü, Bahar Ekinoksu, Yaz Gündönümü, Sonbahar Ekinoksu) ve 4 mevsimsel festivali (kutlama ya da önemli bir mevsim değişikliğini belirtme) içeren Wicca hareketi ve Neo-Paganizm'in sekiz Sabbatı'nın (dini festivaller) sembolüdür. Günümüz Wiccanlarının (Wicca inancını benimsemiş kimseler) öne sürdüğünün aksine, antik yıl çarkının, şu anki şeklindeki gibi olduğuna dair bir kanıt yoktur. Ancak kutlamalar şimdi çoktan kayıp olan başka bir isimle bilindiyse bile, binlerce yıl önceki Keltlerin bu önemli çark olaylarının festivallerini kutladığı açık." 

   Zaten büyük ihtimalle bin kere diğer yazılarımda aynı şeyleri söyledim bin birinci kere tekrar söyleyeceğim , Paganizmde zaten bir tık panteizmin motiflerini görürüz bu " her şey kutsaldır , doğa ve evren Tanrının tezahürüdür " olarak karşımıza çıkar o yüzden Yıl Çarkının kökenlerine inerken bence burayı da altında yatan sebeplerden biri olarak verebiliriz çünkü sabbatlar mevsimlerin ve mevsim geçişlerinin bayramları demiştik özellikle burada doğa üzerinden tanrı ve tanrıçanın düzeni kutlanır ve onurlandırılır  . Buna Neopaganik bir dokunuş eklersek bilimum tanrı ve tanrıça motifleri karşımıza çıkar özellikle wicca da tanrıçanın ayın üç haliyle sembolize edilmesi ve tanrının da boynuzlu avcı tanrı olarak sembolize edilmesi , ya da tanrının güneş ve tanrıçanın toprak olarak sembolize edilmesi neopaganik bakış açısından Ana Tanrı ve Ana Tanrıçanın yer yüzünde ki suretleri olarak kabul edilir dersek bir yanılma payı bırakarak çok da yanlış sayılmaz demek istiyorum . O zaman kendi acemice yazımı burada noktalayım Paganizmin babası  ya da Türkiye sınırlarında Pagan öğretilerinin bel kemiği olan Erhan Altunay'ın Paganizm 1 adlı eserinden Yıl Çarkı Ve Doğanın kutsal kabul edilmesinin sebebini bir tık daha detaylı inceleyelim ; 

Pagan her şeyden önce bir "homo religiosus "tur, yani aslında öz olarak inançlıdır; bu bugünkü anladığımız anlamda dindarlık değil ama görünen her şeyin arkasındaki bir kutsallığa olan inançtır. Bir başka deyişle insan "kutsal" düşüncesinden ayrı yaşayamaz en inançsız kişinin bile farkında olmadığı "kutsal" değerleri vardır. Pagan inancına göre etrafındaki her şey kutsal olanın bir tezahürüdür. Bu bağlamda günlük bütün dış olaylar ve yaptığı işler kutsal ile bağlantılıdır. Bu kutsallık soyut bir kutsallık olmayıp aslında bütün bir yaşamın ontolojisinin getirdiği ve tüm yaşamı kaplayan bir kutsallıktır; bu bağlamda kutsallık insan için dış dünyayı kapsadığı kadar kendi ruhsal yaşamını da kapsamaktadır. Aynı şekilde yaşamın sürekliliğine ve sürdürülmesine ait bütün eylemler de bu kutsallığın bir parçasıdır. Günün doğması ne kadar kutsal ise, uyanarak Güneş'e sunulan şükran ve sonrasında yemek dahil yapılan bütün eylemler de kutsaldır. Bu kutsallığın kapsamına daha da ayrıntılı bakarsak önemli bir nokta da, dünya üzerindeki tüm canlı ve cansız varlıklar bu kutsalın bir parçası olduğundan bunların sürekliliğinin de kutsala olan inancın bir parçası olduğudur. Bu bağlamda bir pagan için yaşamsal zorunluluklar dışında bir canlıya ya da Doğa'nın bir parçasına zarar vermek kutsala aykırı davranmaktır. Bugün yaşadığımız yaşam bizi bu kutsallıktan tamamen soyutladığından biz Doğa'yı tahrip etmeyi ve doğal yaşamı yok etmeyi modernlik sayıyoruz ve bunun aslında insanı yok etmek olduğunun bilincine varamıyoruz bu da Doğa'dan ve doğamızdan ne kadar uzaklaştığımızın en büyük göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kutsal düşüncesi paganizmin ilk çağlarından beri var olan ve sine qua non bir kavramdır. Ancak ataerkil istilalar ve devlet biçimlerinin ortaya çıkması insanı bu ilksel kutsallıktan sanal bir kutsallığa sürüklemiş ve var olan düzenin kutsallığı kavramı ycrleşmiştir. Bu yeni anlayış aslında Doğa'ya ait olan kutsallık düşüncesinden uzaklaştırmıştır. Kutsal düşüncesi yok oldukça, paganizm de yavaş yavaş gerilemiştir. Bugün tek tanrıcı dinleri çok daha farklı bir biçimde ayakta tutan bu kavrama daha derin bakmak gerekmektedir. Öncelikle yukarıda da belirttiğimiz gibi, ilk toplumlardaki kutsal düşüncesini günlük hayattan, günlük hayatın nesnelerinden ve günlük hayatın eylemlerinden bağımsız düşünmemek gerekir. Bu kutsallık her şeyden önce yaşanılan dünyayı kapsamaktadır. Dünya üzerindeki her bir nesne bu kutsalın bir tezahürüdür. Bu bir ağaç, bir kaya topluluğu ya da bir su kaynağı olabilir. Aynı zamanda tüm canlılar da bu tezahürün bir sonucudur. O nedenle yapılan eylemler de kutsal ile uyumlu olmak zorundadır bu yaşamın bir parçası olarak bu da yapılan eylemleri kutsallaştırmaktadır. Bu nedenle birçok eyleme aynı zamanda kutsalın gerektirdiği ritüel eşlik eder. Bu da "ilk tezahürün" bir kendini yenilemesidir. Bizim günlük hayatımızda küresel kapitalizmin dayattığı sanal bir yaşam tarzı yüzünden bu kutsallığın izleri bulunmamakla birlikte köy yaşantısı içinde bunun izlerine rastlamak olasıdır. Özellikle bu tür yerlerle ilgili inançlar Anadolu'nun birçok yerinde yaşamakta ve bu yerlere sıradışı bir saygı gösterilmektedir; buralarda kutsal sayılan kayalık, ağaç gibi Doğa varlıklarına rastlamak mümkündür. 

PAGANİZMDE ZAMAN VE MEKAN 


İkinci döngü ise mevsimlerin döngüsüdür. Kış soğuktur, günler kısadır, karanlıktır, yiyecek yoktur, ekinler ürün vermez, av hayvanları çekilmiştir. Kış sadece soğuğu, karanlığı ve tehlikeyi barındırır. İlkbahar yaklaşan aydınlık ve sıcak günleri müjdeler. Ekinler yeşermeye başlar, Doğa'da yaşam yeniden canlanır. Yaz ile birlikte sıcak günler gelir, ekinlerin ürünleri toplanır. Ancak ekinler yeniden sararmaya başlar. Kış hazırlıklarına başlanmalıdır. Yazın hemen ardından gelen sonbahar bunu hatırlatır. Karanlıklar yeniden gelecek, döngü her zaman işleyecektir. Bu döngüsel zaman ilc uyumlanmak bir paganın ana amacıdır. Bu uyumlanma bizi Dünya'ya ve kutsala bağlayan en önemli pratiktir. Gündüze ve gece, mevsimler, aylar, yıllar hep bize sembolik olarak zamanın döngüselliğini ve yaşamın yenilenmesini anlatır; bu düşünceden uzaklaşmak bizi aslında baskıcı ideolojilerin ve günümüzde de küresel kapitalizmin dayattığı ·doğrusal ve biteviye zaman algısının esiri yapmakta ve sistemin gönüllü kölesi haline getirmektedir. Dünya ve Doğa ile ilgimizi, ilişkimizi kesmek aynı zamanda kendi doğamız da yabancılaşmak anlamını taşımaktadır. Her geçen gün bu döngülerin işliğini kesen toplumun genel depresif hali de bu uzaklaşmanın en büyük göstergesidir. Tam tersi ise bizi Doğa ve kendi doğamız ile bağlı olduğumuzu hissettirecek, Doğa içinde bir birey olduğumuzu anımsatacak ve köklerimize bağlayacaktır yoksa köksüzleşmek ve bu hissi duymak bizi sistemin daha da çok kölesi yapacaktır. Bu bağlamda pagan bayramları da, pagan pratiği içinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Pagan bayramlarına geçmeden "bayram" konusu üzerinde biraz daha durmamız gerekir. Bayram ya da kutsal günler, aslında yaşanılan zamanın dışında var olan bir zaman parçası olarak da algılanabilir. Buradan, zamanın parçalı ve kutsallaştırılabilir olduğunu düşünebiliriz.

 Bunu Eliade (1991) çok güzel açıklamaktadır: 

 " Kutsal zaman bizzat doğası gereği, tersine dönebil ir, bulunduğu yönde, şimdiki haline getirilmiş bir ilksel efsanevi zamandır. Her dinsel bayram, bir manevi tören zamanı, efsanevi bir geçmiş içinde 'başlangıçta' meydana gelmiş kutsal bir olayın yeniden güncelleştirilmesinden ibarettir. Bir bayrama dinsel olarak katılmak, bizzat bayram tarafindan yeniden güncelleştirilen efsanevi Zaman'la yeniden bütünleşmek üzere 'olağan ' zamansal süreden çıkmayı gerektirmektedir. Bunun devamında, kutsal zaman belirsiz bir şekilde telafi edilebilir, belirsiz bir şekilde tekrarlanabilir niteliktedir. [. .. ] Her devrevi bayramda aynı kutsal zaman yeniden ortaya çıkmaktadır, bu zaman geçen yılın veya bir yüzyıl öncesinin bayramında tezahür edenin aynısıdır: bu tanrılar tarafında gesta'ları esnasında yaratılan ve kuıtsallaştırılan ve tam da bayram aracılığıyla yeniden güncelleştirilen Zaman'dır. Başka terimlerle, bayramda ab originc, in illo tcnıporc İcra edildiği haliyle kutsal Zaman'ın ilk belirişi yeniden görülmektedir. Çünkü içinde bayramın sürmekte olduğu bu kutsal Zaman, bu bayram tarafindan kutlanan tanrısal gesta 'dan önce var olmamıştır. Tanrılar bugün Dünya 'yı oluşturan farklı gerçekleri yaratarak aynı zamanda kutsal Zaman 'ı da ihdas ediyorlardı, çünkü bir yaradılışın şimdiki zamanı, zorunlu olarak tanrısal varlık ve faaliyet tarafindan kutsallaştırılmıştı."

 Eliade'nin ışığında Pagan döngüsel bayramları hakkında da fikir yürütebiliriz. Bu bayramlar her ne kadar kendini tekrarlayan mevsimsel döngüler ve hasat ile alakalı gözükse de aslında ilk zamanda, ilk (primordial) hasatın yeniden tekrarlanmasını anlatmaktadır. Bu ilk primordial hasat aslında ilk mevsimler ile alakalı olmaktadır. Bu da, ilk primordial döngünün tekrarlanması demektir. Bir başka deyişle, bir pagan bayramında kutlanılan aslında sadece bir döngü değil, daha doğru bir deyişle, geçen senenin döngüsünün aynısının ya da beş yüz yıl önceki döngünün aynısının değil, primordial bir döngünün her sene yenilenişinin kutlanmasıdır. " 

Bunların ışığında şunu diyebiliriz ki Pagan Yıl Çarkında hem Tanrı ve Tanrıça ya da ilahi figür onurlandırılırken aynı zamanda Yaşam ve Yaşamın döngüsü de kutlanır . Kısaca Paganizm için yaşam ve yaşayan her şeyin kutsandığı ve kutlandığı  tatlış bir dinler ailesi ya da bir yaşam şekli diyebiliriz . 


Bu alıntı sanıyorum ki Yıl Çarkının nasıl ve neden oluştuğuna bir nebze ışık tutmuştur , o zaman bu sekiz bayramı şöyle sıralayalım ; 

  • Samhain (31 Ekim)
  • Yule (20-25 Aralık)
  • Imbolc (1-2 Şubat)
  • Ostara (20-23 Mart)
  • Beltane (30 Nisan-1 Mayıs)
  • Litha (Haziran)
  • Lughnasadh (1 Ağustos)
  • Mabon (20-23 Eylül) 
O zaman hadi yolumuza birazcık 20-23 Eylül'ün kralı Mabon ya da diğer bir adıyla Madron ile  devam edelim . 






Mabon / Madron  Alıntı 

Mabon ya da Madron için Thanksgiving'in( Şükran Günü) atası diyebiliriz . Bu zamanlarda artık son hasatlar toplanır , gün ve gece eşitlenmeye başlar ve artık kış zamanlarının ve karanlık zamanların habercisidir diyebiliriz . Hadi burayı ayrıntılarla bir alıntıyla inceleyelim;

Mabon, yıl boyunca kişinin kazandıklarının ve kaybettiklerinin vurgulanması ve şükran günü (thanksgiving) vasıtasıyla Sonbahar Ekinoksu'nu kutlar. İsim 1970'ler kadar yakın bir zamanda Wiccan yazar Aidan Kelly tarafından literatüre katılan bir günümüz yaratılışıdır, fakat sonbahar töreni uygulaması oldukça eskidir. İrlanda'daki Newgrange bölgesi, Britanya'da Stonehenge, İskoçya'da Maeshowe ve Clava Cairns ve daha başka yerlerdeki gibi alanların hepsinin gökbilimsel/astronomik uyuma yönelik inşa edildiği bilinmektedir. İrlanda, Boyne Vadisi'ndeki 5000 yıllık eski megalitik höyüğü Loughcrew'da, Sonbahar Ekinoksu içerideki odanın arka taşını esrarengiz bir doğrulukla aydınlatmaktadır. Bahsedilen diğer megalitik anıtlar gibi bu höyüğün da bilinçli olarak Mabon'un da dahil olduğu antik ritüel kutlamaların bir parçası olarak inşa edildiği düşünülüyor.Mabon ritüelleri sonbaharda yeraltına giren ve baharda geri dönecek olan tanrıçanın kaybına odaklanıyor. Bu motif en iyi antik Yunan'dan Persephone ve Demeter hikâyesi olarak bilinse de neredeyse her antik medeniyetin, tanrı ya da tanrıçanın yeraltına inişini ve insanlığa yaşamı ve bolluğu getirmek için geri dönüşünü içeren bir hikâyesi vardı. Kelt inancında, verimlilik tanrısı Cernunnos, Mabon zamanlarında veya o civarda yeraltına inmiştir ve Hızır (Green Man) gibi Ostara ya da Beltane'de dünyaya geri dönmüştür. Erken Hıristiyan misyonerlerine en büyük tehlike arz eden taraftarlarının olduğu özellikle İrlanda'da Cernunnos en popüler ilahlardan biriydi. 

Mabon/Sonbahar Ekinoksu 21-22 Eylül Alıntı


Bu festival şimdiki adını Gal mitolojisinin tanrısı Mabon'dan alıyor. O, Işığın Çocuğu ve Dünya Ana Tanrıçası Modron'un oğludur. Gerçekte, Mabon'un Kelt ülkelerinde kutlandığına ve Mabon teriminin 1970'lerde kullanılmaya başlandığına dair çok az kanıt vardır. 

İşte Yılın Çarkı boyunca yolculukta mükemmel dengenin bir başka noktası, muadili Ostara veya Bahar Ekinoksu. Gece ve gündüz yine eşit uzunlukta ve mükemmel dengede - karanlık ve aydınlık, eril ve dişil, iç ve dış dengede. Ama yine geçişin eşiğindeyiz ve artık yıl azalmaya başlıyor ve bu andan itibaren karanlık ışığı yenmeye başlıyor. Doğal dünyanın döngüsü tamamlanmaya doğru ilerliyor, Güneş'in gücü azalıyor ve artık geceler uzuyor ve günler daha kısa ve daha soğuk. Ağaçların özsuyu toprağın derinliklerindeki köklerine geri dönüyor, yazın yeşilini sonbaharın ateşine, yanan kırmızılara, portakallara ve altınlara dönüştürür. Geldiğimiz karanlığa dönüyoruz.

Ama bunu yapmadan önce (tekrar) parti yapacağız! Bu, İkinci Hasat, Meyve Hasadı ve Büyük Şükran Günü. Tanrıça, Hasat Kraliçesi olarak ışıl ışıldır ve Tanrı, son tahılın kesilmesiyle saf sevgi armağanıyla nihayet ölür. O dönecek. Tahıl hasadı Lammas'tan güvenli bir şekilde toplanıp tamamlandığı için meyve ve sebze bolluğunun tadını bu dönemde çıkarılıyor. Bize bahşedilen hasat zenginliği için azalan Güneş'e teşekkür etme zamanı. Bazen her Festivalin kutlama yapmayı ve teşekkür etmeyi gerektirdiği anlaşılıyor, ancak bu gerçekten böyle, Çarkın her dönüşü hem iç hem de dış armağanlar ve içgörüler getiriyor.


Yani Mabon bir kutlama ve aynı zamanda hasat emeğinden sonra dinlenme zamanıdır. Yaşam yolu açısından , ektiğinizi biçme, Imbolc ve Ostara'nın umutlarına ve özlemlerine bakma ve bunların nasıl tezahür ettiğini düşünme zamanıdır. Kışın düşünme ve barış için bir zaman sunabilmesi için, inişe hazırlanırken projeleri tamamlamanın, artık istenmeyen veya ihtiyaç duyulmayanları temizlemenin ve serbest bırakmanın zamanı geldi. Ve ekim zamanı Baharın dönüşüne kadar uykuda kalacak ama karanlıkta beslenecek yeni fikirlerin ve umutların tohumları .










Yorumlar

Popüler Yayınlar