Kahve Ve Kafein Üzerine Küçük Bir Araştırma

 Öncelikle yazdığım şey toplama bir yazıdır benim kendi yazım değildir kendimce araştırırken güzel şeylerin ortaya çıktığını gördüğüm için burada yayınlama kararı aldım velev ki hiçbir şekilde profesyönel bir çalışma olmamakla birlikte küçük çaplı az ve öz detaylı bir araştırma niteliğindedir . Kimseye bir şey öğretme gibi bir niyet gütmemekle birlikte bu küçük çalışmayı konu eğlenceli olduğu için araştırmalarımda bulduğum sonuçları sizlede paylaşmak istedim . Okuyana iyi okumalar diyerek sizi konuyla başbaşa bırakıyorum ... 

Kafein Nedir 

. Kafein; pürin alkaloid ailesinden ve metilksantinler grubundan kimyasal bir maddedir. 1820 yılında Runge isimli Alman kimyager tarafından, kahve çekirdekleri üzerinde yaptığı çalışma sonucu bulunmuştur. Günümüzde kimyasal ismi, 1,3,7-trimetilksantin (C8H10N4O2) olarak geçmektedir.



Kafein molekülünün iki boyutlu gösterimi 


modern hayatımızda sıkça rastladığımız bu arkadaşımızın kimyasal formülü şöyledir : C8H10N4O2       

 Peki bu kafein dediğimiz dostumuz nelerde bulunurmuş bakalım :

  • 50 g Çikolata 5.5-35.5 mg

  • 1 Çay Bardağı Demli Çay 25 mg

  • 1 Kutu Diyet Kola 38 – 45 mg

  • 1 Kutu Kola 45-50 mg

  • 1 Fincan Türk Kahvesi 57 mg

  • 1 Kutu Ice Tea 70 mg

  • 1 Fincan Nescafe 75 mg

  • 1 Fincan Espresso 100 mg

  • 1 Fincan Filtre Kahve 150-200 mg

  • 330 ml Enerji İçeceği 150-250 mg

  • Yeşil Çay ( 240 ml) 30-40 mg

  • Mate  Çayı yerba mate  240 ml 20-180 mg ( değişir ) 

Kafein uykuyu açar mı ve bağımlılık yapar mı ?




Öncelikle kafein uyku kaçırır mı diye başlayalım yazımıza . Sorumuzun cevabı evet , kafein beyinde melatonin ve adenozinin salgılanmasını azalttığı ve bloke ettiği  için ve bu iki dostumuzda salgısıda uyku için gerekli olduğu için doğal olarak uykuyu kaçırma ya da engellemeözelliğine sahiptir  bununla birlikte enerji verme konusuda burada kaçınılmaz oluyor . Aynı zamanda kafein merkezi sinir sistemine etki ederek beyne giden ve beyinden gelen sinyalleri hızlandırır ki bu konuyu daha çaplıca ele alacağım . Ve kafein bağımlılık yapar mı sorusuna gelirsek ne yazık ki evet . Bir alkaloid olduğu için ve alkaloidler de bağımlılık yapıcı bir bileşen olarak bilindiği için ( genelde ) . Kafein yüksek dozda kahve çekirdeklerinde bulunduğu için kahve de vücudumuz için bir nevi uyarıcıdır diyebiliriz. 


İnsan Vücudunda Kafeinin Etkisi


Kafeinin insan vücuduna etkilerine baktığımızda; beyindeki kılcal damarların

genişlemesine neden olarak, kan hareketinin hızlanmasını, vücudun canlılık kazanmasını ve yorgunluğun azalmasını sağlar. Kafeinin zihinsel performansı arttırıcı etkisi aslında kafein molekülünün beyinde üretilen, uykuyla yakın ilişkili olan adenozin molekülüne benzerliğinden kaynaklanır. Nörotransmitter bir madde olan adenozin molekülü beyinde adenozin alıcılarına bağlanır. Bu bağlanma, sinir hücrelerinin faaliyetlerinin azalmasına sebep olur. Ayrıca kan damarlarını genişletir ve uyku süresi boyunca organlara daha çok oksijen gitmesini sağlar. Ancak kafein molekülünün varlığında, benzerliği sebebiyle adenozin reseptörlerine kafein bağlanır ve adenozin, damarları genişletici etkisini gösteremez. Sinir hücrelerinin aktivitesi azalmaz. Beyindeki kan damarları kasılır çünkü adenozinin bu damarları gevşetici etkisi önlenmiş olur. Daha az süslü ve anlaşılır bir değişle kafein arkadaşımız adenozin molekülünün reseptörüne bağlanır ve onu bloke eder. Kısaca şuraya melatonin ve adonozinde de bahsedelim o zaman .  Birçok farklı etkenin yanında bu iki hormon uyku için  önemli salt bir role sahiptir: Melatonin ve Adenozin. 

Vücudumuzun salgıladığı bazı hormonlar sürekli değil, aralıklı olarak salınır. Melatonin bunlardan biri...

Melatonin sadece karanlık çöktüğünde(vücut saatimize göre karanlık çöktüğünde) salınarak "sirkadiyen ritim" dediğimiz vücudumuzun gece-gündüz döngüsünü oluşturmada önemli rol oynar. Gece uykusunun başlamasını sağlayan bilinen ana etkenlerden biridir.

Adenozin ise bir takometre gibi çalışır. Gece ya da gündüz olmasından bağımsız olarak uyandığımız anda salınmaya başlar ve tekrar uyuyana kadar aralıksız salınır. Vücudumuz üzerinde sürekli artan bir baskı oluşturarak bizi uyumaya iter. 

Gece uyuyanlarda, saat 22-24 arası uyku bastırmasının nedeni, her iki hormonun da en yüksek seviyelerde olmasından dolayıdır. Diyelim ki saat 22 de uyuduk. Adenozin hemen, Melatonin de gece yarısndan sonra düşerek sabaha doğru en düşük seviyelere geriler ve uyanırız.

Şimdi; gece boyunca uyumadığınızı düşünün. Güneş doğdu. Adenozin uyumadığınız için salınmaya devam ediyor fakat Melatonin artık salınmadığı için sabahın ilk saatlerinde birden kendinizi dinç ve uykusuz hissediyorsunuz.

Tabi Adenozin baskısını sürekli arttırıyor. Muhtemelen öğleye doğru, biraz daha dayanabilirseniz akşam çok ağır bir uyku çökecek. 

 

 

satır arası

Kahvenin faydaları

İçeriğinde yer alan yararlı bileşenler sayesinde ruhsal ve bilişsel fonksiyonlar başta olmak üzere genel olarak sağlık durumunu iyileştirmeye yardımcı olan kahve, pek çok hastalıktan korunmada da oldukça etkilidir. Zihni açması, uyanıklığı & enerji düzeyini arttırması ve zindelik sağlaması gibi etkileriyle bilinse de kahvenin faydaları bununla sınırlı değildir. Kahve, faydaları ve hastalıklar üzerindeki etkileri konusunda bilimsel araştırmalara sıklıkla konu olan besin türlerinden bir tanesidir. Hem ülkemizde hem de dünyada içecek olarak yaygın olarak tüketilen kahve, aynı zamanda cilt bakım ürünlerinde de sıklıkla kullanılan bir bitki türüdür. İşte kahvenin sağlık üzerindeki çok önemli faydalarından bazıları...

  • Enerji Düzeyini Arttırır ve Zekayı Güçlendirir

Kahvede bol miktarda bulunan kafein adlı bileşen, tüketimin ardından hızla kana karışarak beyine ulaşır. Burada üretilen ve uyku haline neden olan adenozin adlı nörotransmitteri inhibe ederek (bloklayarak) uyanıklığı arttırır, enerji düzeyini yükseltir. Bu sayede gün içerisinde hissedilen yorgunluğu önler. Aynı zamanda zihni açarak iş verimliliğini ve konsantrasyonu arttırır. Beyindeki bu etkisi sayesinde kahvenin aynı zamanda ruh halini, hafızayı, reaksiyon süresini ve genel anlamda bilişsel fonksiyonları iyileştirdiğini gösteren pek çok bilimsel çalışma mevcuttur.

  • Yağ Yakımını Hızlandırır

Kahve, fazla kilolarından kurtulmak isteyen kişilerin bu amaçlarına ulaşmasına yardımcı olabilecek oldukça değerli bir besin türüdür. Bunun nedeni metabolizma hızını önemli ölçüde arttırarak yağ yakımını hızlandırmasıdır. Vücutta bulunan yağların parçalanmasına ve ortaya çıkan serbest yağ asitlerinin enerji üretiminde kullanılabilmesine yardımcı olan kahve, bu olumlu etkilerine karşın sade olarak tüketildiğinde sıfıra yakın bir kalori içeriğine sahiptir. Bu nedenle zayıflama diyeti uygulayan sağlıklı bireyler, diyetlerini desteklemek ve kilo vermelerini hızlandırmak adına günde 2 fincan sade kahve tüketebilirler.

  • Fiziksel Performansı Arttırır

Kahvede bulunan kafein, epinefrin (adrenalin) hormonunun üretiminde önemli bir artışa neden olur. Bu hormon, korku ve heyecan durumlarında artan ve insan vücudunu yoğun fiziksel efora hazırlayan bir hormondur. Bu sayede kahve tüketiminin ardından fiziksel performansta önemli bir artış gözlenir. Yine aynı şekilde yağ yakımını hızlandırdığından vücudun antrenmanlar için ihtiyacı olan enerji düzeyinin arttırılmasına katkıda bulunur. Spor aktiviteleri veya fitness ile ilgilenen sağlıklı bireylerin spor salonlarına gitmeden yaklaşık yarım saat önceki süreçte sade kahve tüketmesinde fayda vardır.

  • Önemli Mikronutriyentler İçerir

Kahve, besin değeri yüksek olan ve değerli mikro besin ögeleri içeren bir içecektir. Bir fincan kahve; içerdiği riboflavin (B12 vitamini) ile günlük gereksinimin %11'ini, pantotenik asit (B5 vitamini) ile günlük gereksinimin %6'sını, mangan ve potasyum mineralleri ile günlük gereksinimin %3'ünü, manganez minerali ve niasin (B3 vitamini) ile günlük gereksinimin %2'sini karşılar. Bu nedenle sağlıklı olduğu kadar da besleyici olduğu söylenebilir.

  • Alzheimer, Parkinson ve Demans Hastalıklarına Karşı Korur

Alzheimer, Parkinson ve demans dünya genelindeki 65 yaş ve üzeri bireylerde sıklıkla görülen nörodejeneratif hastalıklardır. Bilinen kesin bir tedavisi olmayan bu hastalıklarda sağlıklı beslenme ve bazı besin türlerinin düzenli olarak tüketimi, diğer pek çok hastalık türüne oranla çok daha büyük önem kazanmaktadır. Nörodejeneratif hastalıkların önlenmesi konusunda oldukça etkili olduğu bilinen kahveyi düzenli olarak tüketenlerde Alzheimer hastalığının görülme olasılığının %65'e kadar azaltılabileceğini, Parkinson hastalığının görülme olasılığının ise %30-60 civarında azaltılabileceğini gösteren bilimsel araştırmalar mevcuttur. 

  • Kansere ve Kardiyovasküler Hastalıklara Karşı Koruma Sağlar

Kahve, antioksidan içeriği oldukça yüksek olan bir besindir. Yüksek antioksidan içeriği sayesinde düzenli olarak kahve tüketen bireylerde karaciğer kanseri ve kolorektal kanser türleri başta olmak üzere birçok kanser türüne yakalanma riskinin önemli ölçüde azaldığını gösteren bilimsel araştırmalar söz konusudur. Hücre yapısını koruyarak kontrolsüz çoğalmayı önleyen kahvenin, aynı zamanda diyabet ve kardiyovasküler hastalıklardan korunmaya yardımcı olarak yaşam süresini artırdığı da bilinmektedir.

Türk kahvesinin faydaları

Ülkemiz topraklarında yetişmese de özel pişirme tekniği ile ülkemizden dünyaya yayılmış Türk kahvesi, lezzetinin yanı sıra sağlığa olan faydaları ile de oldukça popüler bir besin türüdür. Pişirme tekniği nedeniyle herhangi bir süzme veya filtreleme işlemine tabi tutulmayan türk kahvesi, diğer kahve türlerine oranla kahvenin faydalarından çok daha büyük oranda yararlanabilmenizi sağlar. Filtre kahve tüketiminde kahvenin bir kısmı filtrede kaldığından yararları açısından Türk kahvesine göre bir adım geridedir. Çözünür kahve türleri de birtakım fabrikasyon işlemlerine tabi tutulduğundan en sağlıklı ve doğal kahve türlerinden bir tanesinin Türk kahvesi olduğu söylenebilir. Günde 1-2 fincan kahve tüketimi, herhangi bir hastalığı bulunmayan ve ilaç kullanmayan bireyler için oldukça faydalıdır.

Kahvenin zararları

Kahve her ne kadar sağlıklı ve yararlı bir besin olsa da bazı hastalıkları bulunan veya ilaç kullanan kişiler için tüketimi, sağlıklı bireyler için ise aşırı tüketimi bazı olumsuzluklara yol açabilir. Özellikle tansiyon, kalp ritmi bozukluğu (aritmi), taşikardi ve diğer kalp hastalıkları olan bireylerde kahve tüketimi çarpıntıya yol açabilir. Bu olumsuzluk herhangi bir kalp hastalığı olmayan bireylerde de aşırı kahve tüketimi sonucunda görülebilir. Tansiyon hastalarında ise kahve tüketimi, kan basıncının yükselmesine neden olabilir. Tüm besinlerde olduğu gibi kahvenin tüketiminde de ölçülü olunmalıdır. Günde 3 fincanın üzerinde kahve tüketiminin doğurganlığı olumsuz etkileyebildiği, 5 fincanın üzerinde kahve tüketiminin de kemik erimesine yol açabildiğini gösteren bilimsel çalışmalar mevcuttur. Yine aşırı kahve tüketimi uykusuzluk, gerginlik, sinirlilik ve hassasiyet gibi olumsuzluklara yol açabilir. Kansızlık sorunu bulunan kişilerde aşırı kahve tüketimi besinlerdeki demirin emilimini azalttığından kansızlığı şiddetlendirebilir. Bu bireylerin kahve tüketimi konusunda hekimine danışması, tükettiği zamanlarda ise bir fincan ile sınırlandırarak yemeklerden 45 dakika önce ve sonrasındaki sürece denk gelmemesine dikkat etmesi önerilmektedir. Bunlara ek olarak kahvenin sade veya yalnızca süt eklenerek tüketilmesi önerilir. Kremalı, şekerli, şuruplu ve hazır süt tozları içeren kahvelerde yağ ve şeker içeriği çok yüksek olduğundan kahvenin bu şekilde tüketimi faydadan çok zarara neden olacaktır. Aynı zamanda diüretik olan kahve, idrar çıkışını arttırır. Bu etkisinden dolayı yeterli su tüketmeyen kişilerde sıvı kaybına (dehidratasyon), böbrek ve kalp hastalıkları olanlarda ise elektrolit dengesizliklerine yol açabilir.

Eğer siz de sağlığınıza önem veriyor ve beslenmenize dikkat ediyorsanız, beslenme planınıza kahve ekleyerek sağlığınızı güçlendirebilir, hastalıklardan korunabilirsiniz. Herhangi bir sağlık probleminiz yoksa günlük 1-2 fincan filtre kahve veya Türk kahvesi tüketebilirsiniz. Fakat herhangi bir sağlık sorununuz var ise veya herhangi bir sebeple ilaç kullanıyorsanız sizin için zararlı olabileceğini göz önünde bulundurarak kahve tüketmeye başlamadan önce mutlaka ve mutlaka hekiminize danışınız.

 

 




Yorumlar

Popüler Yayınlar